Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin? bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak
Sen benim hiçbir şeyimsin. Bilmem ki nesin..
Bu mısralar ile başlamak istedim, belkide şu ahir ömrümüzde görmüş olduğum en büyük yazar, şair Atilla İlhan... ne Orhan veli'yi gördük ne Necip Fazıl kimler yaşamı boyunca böyle büyük bir şairi, insanı görür ki! bilemem, ama Atilla İlhan'ı dinlemiş ve görmüş olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum...
Ne olur kim olduğunu bilsem pia nın mısralarındaki çaresizlik, tutku, arzu inanılmaz, olamaz böyle bir şey, kimse bilemezmiş pia nin kim olduğunu, o anlatmasa.... çünkü böyle bir kadın yaşayamaz, ulaşılamaz, efsane, böyle bir tutku ile bu mısraları yazdıracak bir kadın yok bence... tıpkı Cezmi Ersöz gibi merak edip sonra yıkılanlardan olmamak elde değil.. :)
Ellerini bir tutsam ölsem
Böyle uzak uzak seslenmese
Ben bir şehre geldiğim vakit
Otelleri bomboş bulmasam
İçlenip buzlu bir kadeh gibi
Buğulanıp buğulanıp durmasam
Çocuklar Pia'yı görseler
Bana haber salsalar bilsem
İçimi büsbütün yıldız basar
Bir hançer gibi çıkıp giderdim
O başka bir şehre gitmese
Singapur yolunda demeseler
Bana bunu yapmasalar
Ne olur sabaha karşı rıhtımda seslendiğini duysam Pia'nın
Sırtında yoksul bir yağmurluk
Çocuk gözleri büyük büyük
Üşümüş ürpermiș soluk
Ellerini tutabilsem Pia'nın
Ölsem eksiksiz ölürdüm.
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye... Böyle tarif ediyor Cezmi Ersöz, evet yokluğun acısı pia, kim bu kadın, kim bu pia..... PİA nın açılımı (Pakistan hava yolları) pia diye bir kadın yok aslında.. ne demişti Atilla İlhan
Çok fazla merak etmeyeceksin, bak sonra yıkılırsın..:)
Atilla İlhan'ı bir nebze anlamak için pia şiirinin bu hikayesi bile yeterli bence, ne kadar büyük bir üstad olduğunu anlıyoruz..
11 Ekim 2005 tarihinden beridir, dillerden düşmeyen, gönüllere taht kurmuş Attila İlhan şiirleri ile hatırlamak istedik. Attilâ İlhan bu ölümlü dünyadan göçüp giderken ardında bıraktığı yüzlerce şiir, roman, dizi senaryo ve fikirleriyle edebiyat ve sanat dünyasına adeta damgasını vurmuştur....... Büyük şairi saygı ve özlemle anıyoruz.
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım
Atilla İlhan dan bu bir efsane şiir daha, Hemen söylemeliyim şiir, gerçeğe çok yakın bir psikolojiyi, bir âşık gerilimini yansıtıyor. O yıllarda, Maçka civarında .... adında bir kız yaşıyor, İnce, sıska tüy gibi, kısa saçlı, son derece modern bir kız. Yanılmıyorsak Güzel Sanatlar Akademisine okuyor, Tesadüf bu ya, Marsilya yolculuklarından birinde, aynı vapurdaymışlar. Napoli’ye kadar beraber gitmişler, Kız, orada inmiş. Bir türlü yaklaşmak fırsatını bulamamış. Ne yalan söylemeli, bu siluet onu cok etkilemiştir. Siluet diyoruz çünkü kişi olarak onu tanımamıştır; ama galiba uzaktan ‘sevmiş’. Üçüncü Şahsın Şiiri bunun kanıtıdır..
Buraya bir çok şiir hikayeleri ekleyeceğim, şimdilik bu kadar....
Atilla İlhan
Yorumlar
Yorum Gönder