Freddie Mercury'nin 45 yaşında aramızdan ayrılması üzücü ama kendisi zaten birçok röportajında en büyük korkum yaşlanmak dememiş miydi? Yaşı fazla ilerlemeden dünyayı terk etmek istediğini ve elden ayaktan düşüp kimseye muhtaç olmak istemediğini söyledi durdu.
O hayatı dolu, dolu yaşadı ve her anından zevk almaya çalışmıştı. Yola sıfırdan başladı ve dünyanın en büyük rock yıldızına evirildi artık yaşayabileceği bir şey kalmadığında aramızdan ayrıldı.
Freddie
mercury'nin hikayesini üçe bölebiliriz, Mary Austin, ikinci bölümde Barbara Valentin ve üçüncü kısımda göze çarpan isim Jim Hutton.
Mary Austin
Bu dönem Freddie mercury'nin sonunu hazırlayan dönemdir (1977-84 dönemi). gay olduğunu Mary'e ve yakın çevresine itiraf eden Freddie artık rahatlamıştır ve imaj değişikliğine gider, saçlarını kısa kestirip 80'lerde gayler ile özdeşleşen bıyığını bırakır ve deri pantolon giymeye başlar, bu dönemde aşırı derecede zenginleşen Freddie kendini partilere ve eğlenceye kaptırır, özellikle New York ve Münih'teki gay barlar ve gay parti ortamı Freddie'nin dikkatini çekmeye başlamıştır. Bu dönemde 1960'larda Almanya'da erotik korku filmlerinde "seksi ve aptal sarışın" rollerini oynayan Barbara Valentin ile tanışır. Barbara Valentin artık kırklı yaşlardadır ve orta yaş krizi yaşamaktadır, Freddie ise henüz 30'larında bir gençtir.
Freddie ile Barbara hemen, hemen her gece seks partileri vermektedir ve bu partilere kadınlı erkekli bir sürü kişi katılmaktadır. Freddie sürekli Münih-New York-Londra üçgeninde gidip gelmektedir.
1981 yılından itibaren New York'taki gay ortamlarında hızla yayılmaya başlayan aids hastalığı haberlere konu olmaya başlamıştır ve 1-2 sene sonra Münih ve Avrupa şehirlerinde de yayılmaya başlayacaktır.
Bu dönemde partilerden, eğlenceden, uyuşturucudan başını kaldıramayan Freddie'nin hayatı kontrolsüz ve geri dönüşü olmayan bir yola girmiştir. Freddie bir röportajda söylediği gibi bu dönemde "denenmedik hiçbir şey bırakmamıştı" ve deneyimlenebilecek ne kadar şey varsa deneyimlemişti.
Bu dönemde aids yayılmaya devam ediyordu ama tam olarak nasıl yayıldığı da bilinmiyordu. bu dönemde belki yüzlerce seks partneri olmuş olan Freddie'nin aids'e neden olan hiv'yi kimden ne şekilde aldığı bilinmiyordu, hatta bunu tam olarak hangi yıl aldığı da bilinmiyordu. Aids HIV virüsü yoluyla yayılıyordu ve bu virüsün oldukça uzun bir kuluçka süresi vardı, normalde hiv alındıktan sonra 5-6 yıl hiç belirti görmemek mümkündü ve belirtilerin büyük çoğunluğu yıllar sonra başlıyordu. Freddie büyük ihtimalle bu hastalığın virüsünü 1981-82 gibi New York'ta yakalamıştı.
1985 yılında o güne kadar gay olduğunu dahi saklayan ünlü Hollywood aktörü Rock Hudson aids'ten ölünce Freddie paniklemişti. Freddie Rock Hudson'la New York'ta bir partide tanışmıştı ve aldığı haber onda bir anda soğuk duş etkisi yarattı, bir anda panikleyen Freddie bir gecede pılını pırtısını toplayıp Barbara'ya bile haber vermeden Ingiltere'ye döndü, bundan sonra daha dikkatli olmalıydı ama artık çok geçti.
Freddie'nin bu dönemini tamamen seks partileri ve uyuşturucuyla tanımlamak da yanlış olacaktır, bu dönemde Freddie ve Queen birçok efsane şarkıya ve konsere imza attı ve kaliteli müzik yapmaya devam etti, yine de bu dönem Freddie'nin sonunu getiren dönem oldu.
The End
Münih'te her gece seks partileri verip eğlencenin dibine vururken iki yıl gibi kısa bir sürede elden ayaktan düşüp neredeyse yatalak hale gelmek ve günden güne erimek, yıllarca evden bile çıkamamak çok acı verici olmuş olmalı, adam yaşlanmaktan korkuyorum derken zaten tam olarak bunu anlatmıştı.
Yatalak olduğu, acı çekerek günden güne eridiği dönemde daha birkaç sene önceye kadar yaşadığı o müthiş eğlenceli günleri düşünüp özlemle anmış olmalı, insana bundan daha fazla ne acı verebilir ki?
Kendisi sahnede devleşse de sahne dışındayken televizyonlardan uzak duran, çok nadiren röportaj veren, medya ile arasında müthiş bir mesafe koyan ve özel hayatını her zaman gizlilik içinde yaşayan birisiydi. Gruptaki arkadaşları konser ve stüdyo çekimleri haricinde çoğu zaman nerede ne yaptığını bilmiyormuş, bir röportajında da aynı tiyatro oyuncuları gibi kendisinin de sahnede kostüm giyip rol yaptığını, rolü bitince normal hayatına geri döndüğünü söylemişti.
Bir de şöyle bir şey var, adam son günlerini yaşarken ve zar zor ayakta durabiliyorken stüdyoya gelip albüm doldurmaya devam ediyor ve bu sırada stüdyoda herkesin suratı asık çünkü Freddie'nin yakında öleceğini biliyorlar, onlara moral vermek yine Freddie'ye düşüyor adamcağız hasta haliyle güler yüz gösteriyor, şakalar yapıyor, kendi haline bakmadan milletin moralini düzeltmeye çalışıyordu.
Freddie Mercury, şöhret denilen şeyi bu dünyada en büyük yaşayan adamdır.
Freddie, yaşamı boyunca edindiği tüm servetinin yarısını, Mary Austin'e bırakmıştır.
Bu arada Türkiye de Ayfon'da bir konser vermişlerdi. Afyon ne alaka demeyin, o zamanlarda ülkenin en büyük stadyumu Afyon'da yer alıyordu.
Yorumlar
Yorum Gönder