Ana içeriğe atla

Stefan Zweig

     

     Şanssızlık, insanı alıngan; sürekli acı ise adaletsiz kılar.  Stefan Zweig

     Satranç kitabı, Zweig'ın edebiyata vedasıdır, ama aynı zamanda hayata da bir vedadır, eşi Lotte'yle birlikte 1942 yılının 22 Şubat günü intihar etmeden önce, tamamladığı son kitabıdır.
     Tesadüf o ki bende ilk bu kitabını okuyarak başladım onu tanımaya..1920'ler ile 1930'lu yıllar arasında edebiyat kariyerinin zirvesine çıkmıştır Zweig, son derece akıcı, anlaşılır, okuyucuyu baştan sona etkileyen bir tarzı var onun kitaplarını okurken her yaprak bir heyecan, merak ve hayranlıkla çevrilir.

Amok Koşucusu en çok sevdiğim kitabıdır..

   Yaşadığı zamanlarda bir birini yiyen bir Avrupa vardı.. siz bakmayın bu Avrupa devletleri temelde dayı, amca çocuklarıdır..
     Zweig, 1. Dünya savaşı sırasında  gönüllü askerlik yapmıştır..

     Zweig, eserlerinde "Avrupalılık" fikri ve Avrupa'nın kültürel birliğini vurgulayan makaleleri ve konferanslarıyla siyasi aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu.. temelde bir birlik vurgusunu savunmuştur....Nitekim günümüzde Avrupa Birliği kurulmuştur,  
     Zweig o zamanlarda bu fikri ortaya atmış ve savunmuştur..  2. Dünya Savaşı'ndan sonra ve kendi kendilerine savaşmak yerine tamamen fakir Afrika'yı Ortadoğu ve nerde güçsüz bir halk varsa onu sömürmeye karar vermişlerdir.

     Zweig 2. Dünya Savaşı'ndan sonra sıkıntılı zamanlar geçirmiştir. Nazi Almanyası ile başı derde girmiştir.. nazilarin en çok yaktığı kitaplar Zweig in kitaplardır..
 
     Yahudi bir yazar olan Zweig kara listeye alındı. 1933'te, Nazilerin deolojileriyle bağdaşmayan kitapları meydanlarda ateşe verdikleri törenlerde yakılan kitaplar arasında Zweig'ın eserleri de yerini alıyordu.
 
     Avusturya, Almanya tarafından ilhak edilmişti. Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti.  Ve Avusturya'dan İngiltere'ye geçti artık sürgün yılları başlamıştı..
     1939'da Lotte Altmann'dan yani sekreteri  etkilenerek yazdığı "Sabırsız Yürek" adlı romanı yayımlandı. Zweig,  daha sonra İngiltere'de Altmann ile evlenmiştir.

     Protekiz ordan Brezilya derken.. Zweig, ünlü " Satranç" başlıklı hikâyesini kaleme aldı. Eser, II. Dünya Savaşı'nın yol açtığı insan kıyımında ruhsal ve psikolojik baskılara maruz kalan bir insanın duygularını,  ruh halini ve tepkilerin anlatmaya çalıştı.          
 
     1941'de bu sırada en önemli yapıtlarından biri olan "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı kitabını kaleme aldı. Anı niteliğindeki bu eser, 1900'lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını fark ettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.

Stefan Zweig, geride şu cümleleri bırakarak, sevdiği kadınla birlikte hayatına son verdi. O kadar emindi ki, bir daha asla eskisi gibi olamayacatı. Aslında yanlış da değil tabii, bir daha eskisi gibi olmaz; ama kim bilir, belki daha güzel olur.

Şu hayat, ne getirirse getirsin, öylesine değiyor ki her saniyesine. Vazgeçmek, daha büyük bir kabulleniş gibi…

     Öyle işte,  her insan, kendi tercihleri ile yaşıyor hayatını.  Kocaman kalbi dünyanın ağırlığını kaldıramamış, çirkinliklere tepkisini kendi nefesinden vazgeçerek göstermiş birisi Zweig, yine de bunların yanında yazmaktan asla vazgeçmemiş bir Stefan Zweig geçti bu dünyadan…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şair Nabi

    Nâbî merrhum divan edebiyatımızın önemli şairlerinden biridir, şiirleriyla oldukça ünlenmiş biridir. fakat istanbulda pek bilinmemektedir. Günlerden bir gün Nabi İstanbul'a gelir ve o dönemde şairlerinin,  şairliklerini konuşturdukları bir meclise gitmek ve şairlerle tanışmak istemektedir.    Böyle bir meclise gider ve gerçekten düşündüğü gibi olur şairler mecliste sohbet etmekdedirler, Nabi meclise dahil olmak ister kıyafetleri üstü başı uygun değildir, taşralıdır ama çok ısrar eder ve bir şekilde meclise girer, bir kenara oturur.     Oradaki şairlerden biri bir şiir söyleyecek ve arkadaşı aynı redif ve kafiye ile ona cevap verecek, daha sonra da sıra ile şairlerin hepsi bu şekilde katılım sağlayacaktır,  sıra Nabi ye geldiğinde nasılsa söyleyemez heyecanlanır, Urfa da görmemiştir önüne kulpsuz bir fincanda kahve koyalım bu kahveyide içemez heyecanlanır, sonra biraz güleriz ve kaçar gider diye düşünmüşler.    Arkad...

Freddie Mercury O Bir Efsane

                   Cahit Sıtkı TARANCI'nın  şu sözleri ile başlamak istiyorum. Umarım çok sert olmaz bu başlangıç :) Ah! Yeniden Başlamak Hayata, Çocukluğa, Aşka, Hayata ve Sanata Nereli olduğu, annesi, babası, ailesi yada çocukluğu gibi konulara hiç ama hiç değinmeyeceğim.  Freddie Mercury'nin 45 yaşında aramızdan ayrılması üzücü ama kendisi zaten birçok röportajında en büyük korkum yaşlanmak dememiş miydi? Yaşı fazla ilerlemeden dünyayı terk etmek istediğini ve elden ayaktan düşüp kimseye muhtaç olmak istemediğini söyledi durdu. O hayatı dolu, dolu yaşadı ve her anından zevk almaya çalışmıştı. Yola sıfırdan başladı ve dünyanın en büyük rock yıldızına evirildi artık yaşayabileceği bir şey kalmadığında aramızdan ayrıldı. Freddie mercury'nin hikayesini üçe bölebiliriz, Mary Austin, ikinci bölümde Barbara Valentin ve üçüncü kısımda göze çarpan isim Jim Hutton. Mary Austin Bu dönem 1970'leri kapsar. aslan yelesi gibi uzun saç...

Anne Shirley Cuthbert

Hayatım gömülmüş umutlarla dolu bir mezarlık. Ders almaz, intahara meyilli umutlarımda saklasın  Kim demiş bir umut daha var, koca bir yalan, Gerçeğin bir önemi yok, insan istediğini düşünür, her zaman. Bana biraz umut, biraz keder birde umudun eceli yeter.    Wilhelm Heisenberg      Dizi filmi ilk gördüğüm de açıkçası çok heyecanlandım, kitaptaki  Anne Shirley ile dizi arasinda çok fark var söylemeden geçmek doğru olmaz, bu arada dizi gerçekten çok güzeldi, şimdi gelelim kahramanımıza...      Anne, aslında dramdan  beslenen bir karekter olsa bile bunu  çok komik ve sevimli bir halde yapıyor. Zengin dil bilgisi ve uslanmaz bir romantik olmasıda çabası. Karakterimiz büyürken yaşadığı zor ve sıkıntılı olaylardan kaçmak için hayal gücü ve kitaplara sığınmış. Drama kraliçeliği yapması da bu sebebten. Açıkçası Anne’in bu yeteneği herkesi kendine hayran bırakıyor. Kitabı okurken yazarı  böyle bir karakter...