Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Carlos Santana "Adammmm"

Carlos Santana Dünyaca ünlü Meksikalı gitar virtüözü.  1989 yılındaki İstanbul konserinde öyle güzel bir hikayesi var ki onu sizinle paylaşmak istedim.  Bu muhteşem hikayeyi Zafer Algöz'ün "Viva Santana" isimli yazısından sizlere aktarıyorum. 1989 yılında, İstanbul’a ilk kez gelen Carlos Santana, alanda karşılanıp konaklayacağı otele getiriliyor. Konser öncesi ilk gün serbest, akşama basın toplantısı yapılacak, dinlenmek yerine, “Çıkalım İstanbul’u dolaşalım,” diyor. Bu arada Santana Mevlana'yada merak salmıştır.. Santana kimsesiz çocuklara yardım ve özel bir vakıf kurmuş vaktinin büyük bir bölümünü çocuklara yardım ile geçirmektedir.  Yanına bir rehber veriliyor, kendisine bir de araç tahsis ediliyor. Kapalıçarşı, Sultanahmet, Ayasofya derken Santana güzel bir çay bahçesinde mola veriyor biraz,  hem üstadı dinlendirelim hem de bir Türk kahvesi içirmek istiyorlar, bahçede bir masaya oturuluyor. O zamana kadar koca Santana’yı bir Allah’ın kulu tanımıyor. R...

"Matilda" ve "SIR" Wilhelm Heisenberg

Matilda... Başımı omzuna koyabilsem.. Bütün kuşkularım kaybolsa Korkularım birer, birer yok olsa, Boşluğa uçan kuşlar misali, Ne kadar basitmiş derdim.. Ah Matilda! bulsan beni Bütün gözler üstümüzde olsa, Ağaçlar kıskanıp, yapraklarını sallasa, Beni ansızın bulsan, Umutsuz, mutsuz bir anımda. Bütün koltuklar boş olsa Ama sen benim yanıma otursan, Ah Matilda! bulsan beni, Sonra... Ansızın gitsen Matilda, Bir daha gelmeyecek gibi gitsen.. Korkularım tavan yapsa, Kuşkularım beni esir alsa, Çok bekletmesen beni.. Buğulu bir otobüs camında, Bazen bir şarkının nakaratında, Tekrar üzülüp dertlenip, bulsam seni. Bana hiç kızmasan Matilda, Bir açıklama yapmasam, Tebessüm eden bir bakış olsa yüzünde. Konuşmaya gerek kalmasa. Ah Matilda! tekrar bulsam seni...   Huzurlu bir ses yükselse Sıla-ı Rahimden, Senle buluşmanın zamanı gelse, Büsbütün çevrelese huzur ikimizi, Zamanı gelse ve ölüp gitsek.   Wilhelm Heisenberg      SIR   Edep bir sıfat araya dursun, ...

Şüküfe Nihal BAŞAR Uğruna İntihar edilen Şair.

    O Türkiye’nin ilk üniversite mezunu kadını olma onurunu taşıyan, Şüküfe Nihal BAŞAR      Meşhur Fatih Mitinginde, Şukufe Nihal Hanım’ın konuşması mitinge damgasını vurmuştu.  O zamanlarda Şukufe hanım; “Aziz vatan, beşiğimiz sendin, mezarımız yine sen olacaksın! Belâların sebebi, saldırılar karşısında isyân edilmemesidir.” sözleriyle dinleyenleri galeyâna getirmişti.      Cumhuriyetin ilanından sonra, kadınların siyasi haklarını kazanması için mücadele etmiştir      Türk Kadınlar Birliği’nin kurucuları arasında yer almış. 1924’te kurulan dernekte, 1935’te kendini feshedene kadar faaliyetlerini sürdürdü.Şükûfe Nihal derneğin 1925-1927 yılları arasında yayımlanan Türk kadın Kolu adlı dergisinin yazarları arasında yer almıştır.      Cenap Şahabettin'in kardeşi şair Osman Fahri Şukufe Nihal'e âşık olan sanatçılar arasındaydı      Aşkına karşılık bulamadığı için intihar etmiştir,  Osma...

Atilla ilhan

Sen benim hiçbir şeyimsin Yabancı bir şarkı gibi yarım Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak Hiç kimse misin? bilmem ki nesin Uykumun arasında çağırdığım Çocukluk sesimle ağlayarak Sen benim hiçbir şeyimsin. Bilmem ki nesin.. Bu mısralar ile başlamak istedim, belkide şu ahir ömrümüzde görmüş olduğum en büyük yazar, şair Atilla İlhan... ne Orhan veli'yi gördük ne Necip Fazıl kimler yaşamı boyunca böyle büyük bir şairi, insanı görür ki! bilemem, ama Atilla İlhan'ı dinlemiş  ve görmüş olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum...  Ne olur kim olduğunu bilsem pia nın mısralarındaki çaresizlik, tutku, arzu inanılmaz, olamaz böyle bir şey,  kimse bilemezmiş pia nin kim olduğunu, o anlatmasa.... çünkü böyle bir kadın yaşayamaz, ulaşılamaz, efsane, böyle bir tutku ile bu mısraları yazdıracak bir kadın yok bence... tıpkı Cezmi Ersöz gibi merak edip sonra yıkılanlardan olmamak elde değil.. :) Ne olur kim olduğunu bilsem Pia'nın Ellerini bir tutsam ölsem Böyle uzak uzak seslenmese Ben...

Ah bu belirsizlik..

Hiçbir şeyi gerçekte olduğu gibi gözlemleyemeyiz. Her hangi bir şeyi gözlemlediğinizde onu ve herşeyi değiştirirsiniz. Werner heisenberg'in 1927'de ortaya koydugu ilke, atom altı parçacıkların gerçek bir hassasiyetle ölçülemeyeceği ile ilgiliydi. Einstein “ Tanrı zar atmaz ” vecizesini, Tanrı 'ya inandığını belirtmek için değil, kuantum teorisine karşı çıkmak ve bir atomun içindeki parçacıkların düzensiz bir şekilde hareket edemeyeceği düşüncesini aktarmak için söylemişti. Einstein'a Cevap fazla gecikmedi Niels Bohr.... o meşhur sözler ile   "Tanrıya ne yapmasını söylemekten vazgeç" diyecektir. Madde, atom, atom altı parçacıklar derken.... fizikçiler yüz yillardir maddenin en küçük yapı taşlarına eriştikce bir belirsizlikle karşılaştı, yada doğru hassas ölçümün yapılamayacağı kanıtlandı, bir şeyi ölçmek ona etki etmemiz demekti,  yanında yada yakınlarında olmıydık, buda konumunu veya momentumu değşiyor, ona etki ediyorduk. Eğer biz bir şeyi ölçme...

Zafer her zaman Allah'a inananlarındır. İlahi Adalet Gelir ve Sizi Bulur

'Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu yasa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı islemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakk'ın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım. Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah'tan bulsunlar. Sunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakindir. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır. Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkim varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin. Son olar...

Hüseyin Kaçmaz Çanakkale Gazimiz

        Bir Çanakkale gazisi.. Dünyanın en yaşlı gazisi" ünvanını taşırken 1994 yılında 110 yaşında vefat etmiş olan  Hüseyin Kaçmaz..Oğlu Turgut Kaçmaz, babasıyla olan anılarını anlattığı bir çok yazı dizisinden okuduğum ve etkilendiğim gurur duyduğum, tüylerimi diken, diken eden bir anısını paylaşmak istiyorum.. Böyle bir neslin evlatları olmaktan gurur duyuyorum, Allah mekanını cennet eylesin, bize öyle güzel anılar ve hayat dersleri, bırakmış bir gazimiz.  Gazimiz 1912'de Balkan, 1915'te Çanakkale ve1922'de Kurtuluş Savaşı'na katılarak Conkbayırı'nda gazi olmuş, Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde göstermis olduğu kahramanlıkla İstiklal Madalyası'na layık görülmüştür. Vatan uğruna 14 yıl savaşmış. Çanakkale'de conkbayırı'nda savaşırken yaralanıp gazi olmuştur. Bir gün süngü savaşına girmiş Şarapnel parçaları havada yağmur gibi uçuşurken Allah Allah sesleri Conkbayırı'nı inletiryordur. Niğdeli Ali'nin kolu kopmak üzeredir, ne...