2004 Yılında okumuştum ve hala okuduğum En güzel Amin Maalouf kitabı hemen, hemen bütün kitaplarını okudum belki son bir iki kitap ama bu kitap farklı bir yerde, bu hayatlar, bu yaşamlar
KİTABIN ADI : DOĞUNUN LİMANLARI
KİYABIN YAZARI : AMIN MAALOUF
KİYABIN YAZARI : AMIN MAALOUF
KİTABIN KONUSU
‘Doğunun Limanları’ isimli roman Osmanlı prensliğine dayanan bir babanın ve yahudi
bir kadının oğlu olan Kitabdar adlı hayali kişinin hayat hikayesini
anlatmaktadır. Kitabın yazarı olan Amin maalouf bu kitabı 60’lı yılların
sonuna doğru tanıştığı bir kişinin hayatından esinlenerek yazıyor. Bu
kişi Lübnan’da doğmuş Parise giderek direniş hareketine katılmış tekrar
Lübnan’a döndüğünde ise bir kahraman gibi karşılanmıştır. Kitapta da
aynı olayların işlendiği görülmektedir.
Biraz Bahsetmek gerekirse.....
“Doğunun
Limanları” bir zamanlar Avrupalıların doğuya giriş yaptıkları, tespih
taneleri gibi sıralanan ticaret kentlerine verilen isimdir. “Doğunun
Limanları” kelime anlamı olarak “Doğunun Merdivenleri” olup, bazı
Akdeniz limanlarına Fransızların taktığı isimdir.
Olay
1976 Haziranında Paris’te bir metroda geçmektedir. Yazar, romana
tablodaki bir resimden söz ederek başlamaktadır. Tabloda, deniz ve o
maviliğin üstündeki gemi bulumaktadır. Yazar, bu tabloya hayran
kalmıştır. Metroda bu tabloyu seyrederken gözleri, son derece ilgi çeken
bir adama takılır ve bu bu adamı takip etmeye başlar. Bu takip
neticesinde her ikisi Hubert Hugles sokağında karşı karşıya gelirler.
Yazar,türlü yollarla bu adama yaklaşmaya başlar. Adamın yabancı olduğunu
sezer ve ona yardımcı olmaya çalışır. Bu yardımlaşma sonucunda her
ikisi dost olurlar. Adamın amacı, Paris’te direnişçilerin adını taşıyan
39 cadde ve sokağı gezmektir. Bu arada yazar ile yabancı arasında koyu
bir muhabbet başlar. Yabancı adam, yazarın sorularına yanıt vermeye
çalışır ve ona Pariste dört gün kalacağını söyler. Bunun üzerine yazr
ondan Paris’te kalacağı dörrt gün içinde hayat hikayesini anlatmasını
ister. Yabancı bunu kabul eder. Yabancının kaldığı otel odasına giderler
ve yabancı hayat hikayesini anlatmaya başlar. Olaylar bir Osmanlı
prensesinin aklını yitirmesiyle başlar . Kitabdar adlı Acem doktor
tedavi amacıyla onu Adana’daki evine götürür. Onu seviyordur ve bu güzel
kızla evlenir. Bir çocukları olur
Her
türlü düzene isyan eden bu prens bir gün Adana’da çıkan ayaklanmalar
nedeniyle en iyi arkadaşı olan Nubar adlı bir Ermeni ile Lübnan,
Beyrut’a gider. Burada Nubar’ın kızı ile evlenir, bir kızı ve iki oğlu
olur. Karısı oğlu Salem’i doğururken ölür. Kitabın asıl kahramanı
prensin babasının adını verdiği oğlu Kitabdar’dır. Kitabdar, isyan
manasına gelmektedir. Oğlunun bir ihtilalci olmasını isteyen babası ona
bu sebeple bu ismi vermiştir.
Kitabdar
babasının onun hakkındaki tüm düşüncelere rağmen bir doktor olmak
istiyordur. Ablasınında yardımıyla onu ikna ederek Paris’e tıp okumaya
gider. Fakültede çok başarılı olan İsyan bir gün barda arkadaşlarıyla
beraberken katıldığı bir tartışma aracılığı ile Bertrand takma adlı bir
direnişçi ile tanışır ve bir anda kendini 2.Dünya Savaşı’nda bulur. Bu
sırada hayatının kadını olacak Clara ile tanışır. Savaştan sonra
Beyrut’a dönen Kitabdar bir kahraman olarak karşılanır. Kısa süre sonra
Clara da Hayfa’da dayısının yanına yerleşir. Bu tanışmayı takben
Kitabdar ve arasında sıcak gelişeler olur ve evlenmeye karar verirler.
Evlendikten
sonra Hayfa ve Beyrut arasında gidip gelen çift, Clara hamileyken
Hayfa’da kalmayı tercih ederler. 1948’de Kitabdar’ın babasının
rahatsızlığı üzerine Beyrut’a dönüşü sırasında patlak veren Arap-Yahudi
savaşı nedeniyle birbirlerinden ayrı kalırlar. Bu ayrılık Kitabdar’ın
hayatını değiştirir.
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ
1949’ da Lübnan’da dogdu. Ana dili Arapça’ dir. 1976 yilindan beri Paris’te yasiyor ve romanlarini Fransizca yaziyor. Kendini hem Lübnanli hem de Fransiz olarak tanimliyor. Romanlarinda hep çocuklugunu ve gençligini geçirdigi Doğu’ yu anlatiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder