Ana içeriğe atla

Bilesin ki cihân mülkü değil Süleymân’a bâkî

(Bu Yazı Av. Hayati İnanç  http://www.hayatiinanc.com/14/damlalar/muhibbi-kanuni-sultan-suleyman/  Adresinden Alınmıştır) 

Hayati İnanç ı takip etmenizi ve yazılarını okumanızı tavsiye ederim, bu güzel paylaşımını sayfama taşımak istedim.

Muhibbî (Kanuni Sultan Süleyman)

Efendim klasik şiirimizin en büyük ustalarından biri Muhibbî’ dir. Yani Kanuni Sultan Süleyman. Devrinde ikinci büyük devletin başı yani Avusturya İmparatorunun Osmanlı’daki protokol muadili Sultan, Sadrazam ve Reisülküttap (Dışişleri Bakanı) değil de dördüncü kademe olmak üzere Kırım Hanı Gazi Giray idi.
Devlet başkanı olmasaydı bile şiir kudreti ile bugün anmakta olacağımız Kanuni merhum 46 yıl tahtta kaldı bilindiği gibi. En meşhur vasıflarından biri sanat erbabına gösterdiği iltifat ve teveccühtür.
“Yaptığın üç isabetli işi say deseler, biri muhakkak şair Bâkî’yi İstanbul’a getirip insanlığa kazandırmamdır” diyen Kanuni merhum şu mısraların sahibidir malum olduğu üzere:
Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

Saltanat dedikleri bir cihân gavgâsıdır
Olmaya saltanat cihânda vahdet gibi

Ko bu ayş ü ışreti çün kim fenâdır âkıbet
Yâr-i bâkî ister isen olmaya tâat gibi

Olsa kumlar sayısınca ömrüne hadd ü aded
Gelmeye bu şîşe-i çarh içre bir sâat gibi
Yâr-ı bâkî ister isen ey Muhibbî fâriğ ol
Olmaya râhat makâmı kûşe-i uzlet gibi

(Bu manzumeye devrin büyük şairlerinden Taşlıcalı Yahyâ Bey’ in yaptığı ta’şîr (onlama) i de birgün ele almayı umuyorum.)
Kezâ şu beytlerin imzası da Muhibbî; ve sahibinin pek kudretli bir şâir olduğunu göstermeğe tek başına yeter güzellikte:
Kimi ar’ar dedi kadd-i dildâra kimi elif
Cümlenin maksûdı bir ammâ rivâyet muhtelif

[Yârin muhteşem endâmını görünce bazıları ardıç ağacına benzetti, bazıları da elif harfine. Aynı şeyi söylemek istiyorlar tabii ama üslûp alimde başka câhilde başka; herkes meşrebince ifâde ediyor; öyle ya “Üslûb-i beyân, ayniyle insân!”]
Bî-vefâ yârin Muhibbî cevrini ma’zûr tut
Yârsız kalır cihânda ayıpsız yâr isteyen

Bir sebeple o kadar iltifat ettiği şair Bâkî’ye öfkelenen Kanuni merhum şiir kudretini konuşturarak onu memleketine sürgün yönünde ferman ısdâr eder:
Baki bed / Azm-i bülend / Bursa’ ya red / Nefy-i ebed
[Bâkî kötü adam; yüksek kararım odur ki –memleketi olan- Bursa’ya gönderilsin, bir daha da gözüm görmesin]
Fakat!
Sultanın bu şiiri, şiirin sultanına çarpınca aşağıdaki 4 şimşek çakar:
N’ola kim nefy-i ebed azm-i bülend olunsa ey Bâkî
Bilesin ki cihân mülkü değil Süleymân’a bâkî
Şâhâ! azminde isbât-ı tehevvür ettin ammâ
Buna fânî dünyâ dirler, ne sen bâkî ne ben bâkî

Şairler Sultanı Bâkî’ nin fermanı tebellüğ ettiği anda irticâlen söylediği bu dört mısra birisi tarafından not edilip padişaha takdim edildiğinde; ferman geri alınmıştır ve Bâkî merhûm İstanbul’da yaşayıp yine orada vefat etmiştir.
Mânâ murâd olundukta:
1. Şâir kendine hitâben nasîhat ve tesellî makâmında şöyle demektedir: Üzme kendini, ne olur ki Sultan’ın yüksek kararı senin Âsitâneden, Sultân’ın yanından uzaklaştırılman yönünde olsa (bundan bir şey çıkmaz!) (Nitekim)
2. Hazret-i Süleyman Peygamber kasdedilerek; dünyâ O’ na (aleyhisselâm) bile kalmadı (bu Süleymân’ a mı kalacak?) (Bu isim benzerliği hatırlanmasa düpedüz muhatap Sultân olmaktadır)
3. Pâdişâhım! Kararınızda –sıklıkla vâkî olduğu üzere- celâliniz, gazabınız pek sarih biçimde görülüyor (Mâşâallah, iyi de kızıyorsunuz). Amma!
4. Unutmayın ki bu dünyâ geçicidir, bana kalmadığı gibi, size de kalmaz.
Tahmin edileceği üzere, Kanûnî merhum fermanını geri almıştır ve Bâkî İstanbul’da yaşayıp Kanuni’ den tam 34 yıl sonra, orada ölmüştür. Kabri Eyüp kabristanındadır.””

Av. Hayati İnanç

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şair Nabi

    Nâbî merrhum divan edebiyatımızın önemli şairlerinden biridir, şiirleriyla oldukça ünlenmiş biridir. fakat istanbulda pek bilinmemektedir. Günlerden bir gün Nabi İstanbul'a gelir ve o dönemde şairlerinin,  şairliklerini konuşturdukları bir meclise gitmek ve şairlerle tanışmak istemektedir.    Böyle bir meclise gider ve gerçekten düşündüğü gibi olur şairler mecliste sohbet etmekdedirler, Nabi meclise dahil olmak ister kıyafetleri üstü başı uygun değildir, taşralıdır ama çok ısrar eder ve bir şekilde meclise girer, bir kenara oturur.     Oradaki şairlerden biri bir şiir söyleyecek ve arkadaşı aynı redif ve kafiye ile ona cevap verecek, daha sonra da sıra ile şairlerin hepsi bu şekilde katılım sağlayacaktır,  sıra Nabi ye geldiğinde nasılsa söyleyemez heyecanlanır, Urfa da görmemiştir önüne kulpsuz bir fincanda kahve koyalım bu kahveyide içemez heyecanlanır, sonra biraz güleriz ve kaçar gider diye düşünmüşler.    Arkad...

Freddie Mercury O Bir Efsane

                   Cahit Sıtkı TARANCI'nın  şu sözleri ile başlamak istiyorum. Umarım çok sert olmaz bu başlangıç :) Ah! Yeniden Başlamak Hayata, Çocukluğa, Aşka, Hayata ve Sanata Nereli olduğu, annesi, babası, ailesi yada çocukluğu gibi konulara hiç ama hiç değinmeyeceğim.  Freddie Mercury'nin 45 yaşında aramızdan ayrılması üzücü ama kendisi zaten birçok röportajında en büyük korkum yaşlanmak dememiş miydi? Yaşı fazla ilerlemeden dünyayı terk etmek istediğini ve elden ayaktan düşüp kimseye muhtaç olmak istemediğini söyledi durdu. O hayatı dolu, dolu yaşadı ve her anından zevk almaya çalışmıştı. Yola sıfırdan başladı ve dünyanın en büyük rock yıldızına evirildi artık yaşayabileceği bir şey kalmadığında aramızdan ayrıldı. Freddie mercury'nin hikayesini üçe bölebiliriz, Mary Austin, ikinci bölümde Barbara Valentin ve üçüncü kısımda göze çarpan isim Jim Hutton. Mary Austin Bu dönem 1970'leri kapsar. aslan yelesi gibi uzun saç...

Anne Shirley Cuthbert

Hayatım gömülmüş umutlarla dolu bir mezarlık. Ders almaz, intahara meyilli umutlarımda saklasın  Kim demiş bir umut daha var, koca bir yalan, Gerçeğin bir önemi yok, insan istediğini düşünür, her zaman. Bana biraz umut, biraz keder birde umudun eceli yeter.    Wilhelm Heisenberg      Dizi filmi ilk gördüğüm de açıkçası çok heyecanlandım, kitaptaki  Anne Shirley ile dizi arasinda çok fark var söylemeden geçmek doğru olmaz, bu arada dizi gerçekten çok güzeldi, şimdi gelelim kahramanımıza...      Anne, aslında dramdan  beslenen bir karekter olsa bile bunu  çok komik ve sevimli bir halde yapıyor. Zengin dil bilgisi ve uslanmaz bir romantik olmasıda çabası. Karakterimiz büyürken yaşadığı zor ve sıkıntılı olaylardan kaçmak için hayal gücü ve kitaplara sığınmış. Drama kraliçeliği yapması da bu sebebten. Açıkçası Anne’in bu yeteneği herkesi kendine hayran bırakıyor. Kitabı okurken yazarı  böyle bir karakter...