Ana içeriğe atla

Musa, Kasap ve Cennet



Annelerimiz bizi asla yanliz bırakmaz her zaman bize bir kapı açar onları asla üzmeyelim.

Hz. Musa ,bir gün dediki  münacatları esnasında,  Ya Rabbî! Herkesin cennette bir komşusu olacak, benim cennette komşum kimdir, bana göster diye iltca edince.

– Ya Musa! Filan şehirde, filan çarşıda ve şu şemail ve isimde bir kasap vardır. O kimsedir, diye buyurdu.

Hz. Musa cok merak eder gel zaman bu adamı bulup tanımak ister.

Aylarca süren yolculuk sonrasında, Hz. Musa  o kasabı bulur. Dükkânının karşı tarafında, bir miktar seyreder, görür ki gayet gaddar ve zalim bir kimsedir. Sattığını hep eksik tartmaktadır. Hz. Musa bu kimse bana nasıl arkadaş olabilir, her halde o başka bir kimse olması lâzımdır, diye düşünmeye başlayınca, tam o esnada Hz. Cebrail gelerek, o kimsenin bu adam olduğunu haber verir Hz. Musa'ya

Hz. Musa akşama kadar dükkânın önünde oturur. Akşam olunca, kasap bir miktar et alarak elindeki sepete koyar ve evine gitmek üzere iken, Hz. Musa yaklaşır ve kasap ile muhabbet etmeye başlar, bir müddet sonra Ya kasap, beni misafir kabul eder misin? diye sorar.  Kasap da buyurun, sizin gibi muhabbetli bir misafir görmedim, der ve beraberce kasabın evine giderler.

Hz. Musa'nın önüne yemekler koyar ve Ey mübarek zat isterseniz siz buyrun. Şayet beraber yiyelim derseniz, bir miktar beklemeniz lâzım gelecek,  zira benim çok mühim bir işim vardır, müsaadenizle onu yerine getirmem gerek deyip,  getirmiş olduğu eti iyice pişirip, evin üst katındaki  son derece küçük ve zayıf bir kadına çıkarır. O’nun ağzına yavaş yavaş eti verir karnını doyurduktan sonra altını da temizler ve tekrar aşağı iner Hz. Musa ya özür dileyerek birlikte yemek yemeye başlarlar.

Kadına yemek yedirirken kadının dudakları bir kaç defa hareket etmiş ve konuşur gibi olmuş. Bu hali Hz. Musa  fark etmiştir, birazda olup biteni anlamakta zorluk çektiği için adama sormaya başlar.

– Ey kasap, bu kadın kimdir senin annen midir?

-Evet, annemdir, çok ihtiyar ve mecalsizdir,  her gün böylece dükkândan geldiğim zaman hizmet ederim.

– Yemek yedirirken dudakları kıpırdadı. Sözü anlaşılır mı?

– Evet anlaşılır. Her ne zaman, karnını doyurup hizmetini yaptığımda Ya Rabbî, bu oğlumu cennette Musa’ya arkadaş eyle. diye dua eder.

HZ Musa bu söylenenleri durunca Kasap a sen benim kim olduğumu bilirmisin diye sorar, kasap bir şaşkınlık ile bilmediğini ama iyi bir adam olduğunu söyler.

– Ey kimse! Sana müjdeler olsun kî, annenin duası dergah-ı izzette kabul edildi. Musa benim, deyince;

Kasap bir an duraksar ve gözleri ağlamaklı bir hal alır, Burak ama çok sevinç dolar içine, zamanla  kasap bütün günahlarına tevbe ve istiğfar eder bu olay onun hayatının değişmesine vesile olur, daha çok ibadet ile meşgul olmaya başlar.

Böylece annesine yapmış olduğu hizmet sebebi ile, salihler zümresine dahil olur.

Bu hikaye beni çok etkilemişti bazen hayatta bize üç yanlışın bir doğruyu götürür öğrettiler, ama bazen hakikatli bir doğru bütün yanlışları yok ediyormuş.

Bir yerde okumuştum....Bir ana 9 çocuğa 1 odada bakar büyütür, ama 9 evlat bir anneye bakamaz olduğu  günler gördük.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şair Nabi

    Nâbî merrhum divan edebiyatımızın önemli şairlerinden biridir, şiirleriyla oldukça ünlenmiş biridir. fakat istanbulda pek bilinmemektedir. Günlerden bir gün Nabi İstanbul'a gelir ve o dönemde şairlerinin,  şairliklerini konuşturdukları bir meclise gitmek ve şairlerle tanışmak istemektedir.    Böyle bir meclise gider ve gerçekten düşündüğü gibi olur şairler mecliste sohbet etmekdedirler, Nabi meclise dahil olmak ister kıyafetleri üstü başı uygun değildir, taşralıdır ama çok ısrar eder ve bir şekilde meclise girer, bir kenara oturur.     Oradaki şairlerden biri bir şiir söyleyecek ve arkadaşı aynı redif ve kafiye ile ona cevap verecek, daha sonra da sıra ile şairlerin hepsi bu şekilde katılım sağlayacaktır,  sıra Nabi ye geldiğinde nasılsa söyleyemez heyecanlanır, Urfa da görmemiştir önüne kulpsuz bir fincanda kahve koyalım bu kahveyide içemez heyecanlanır, sonra biraz güleriz ve kaçar gider diye düşünmüşler.    Arkad...

Freddie Mercury O Bir Efsane

                   Cahit Sıtkı TARANCI'nın  şu sözleri ile başlamak istiyorum. Umarım çok sert olmaz bu başlangıç :) Ah! Yeniden Başlamak Hayata, Çocukluğa, Aşka, Hayata ve Sanata Nereli olduğu, annesi, babası, ailesi yada çocukluğu gibi konulara hiç ama hiç değinmeyeceğim.  Freddie Mercury'nin 45 yaşında aramızdan ayrılması üzücü ama kendisi zaten birçok röportajında en büyük korkum yaşlanmak dememiş miydi? Yaşı fazla ilerlemeden dünyayı terk etmek istediğini ve elden ayaktan düşüp kimseye muhtaç olmak istemediğini söyledi durdu. O hayatı dolu, dolu yaşadı ve her anından zevk almaya çalışmıştı. Yola sıfırdan başladı ve dünyanın en büyük rock yıldızına evirildi artık yaşayabileceği bir şey kalmadığında aramızdan ayrıldı. Freddie mercury'nin hikayesini üçe bölebiliriz, Mary Austin, ikinci bölümde Barbara Valentin ve üçüncü kısımda göze çarpan isim Jim Hutton. Mary Austin Bu dönem 1970'leri kapsar. aslan yelesi gibi uzun saç...

Anne Shirley Cuthbert

Hayatım gömülmüş umutlarla dolu bir mezarlık. Ders almaz, intahara meyilli umutlarımda saklasın  Kim demiş bir umut daha var, koca bir yalan, Gerçeğin bir önemi yok, insan istediğini düşünür, her zaman. Bana biraz umut, biraz keder birde umudun eceli yeter.    Wilhelm Heisenberg      Dizi filmi ilk gördüğüm de açıkçası çok heyecanlandım, kitaptaki  Anne Shirley ile dizi arasinda çok fark var söylemeden geçmek doğru olmaz, bu arada dizi gerçekten çok güzeldi, şimdi gelelim kahramanımıza...      Anne, aslında dramdan  beslenen bir karekter olsa bile bunu  çok komik ve sevimli bir halde yapıyor. Zengin dil bilgisi ve uslanmaz bir romantik olmasıda çabası. Karakterimiz büyürken yaşadığı zor ve sıkıntılı olaylardan kaçmak için hayal gücü ve kitaplara sığınmış. Drama kraliçeliği yapması da bu sebebten. Açıkçası Anne’in bu yeteneği herkesi kendine hayran bırakıyor. Kitabı okurken yazarı  böyle bir karakter...