Wilhelm Heisenberg Dişi Örümcek "Ankebut" Adlı Kitabının Son Sayfası
Son Bölüm -243. sayfa
Wilhelm Heisenberg, hayatı boyunca hiç bir zaman tesadüflere inanmadı, onun için aşk, ancak seçilmişlerin yaşayabileceği bir duygu olabilirdi, bu sebebten dolayı o her zaman erken seçildiğine inandı.
Gençlik yıllarını kızlardan çekinen delikanlılar gibi geçirmedi, aksine genclik yıllarında yüzünde hep bir tebessüm ile dolaştı, çünkü onun herşeyini paylaştığı bir Ankebut'u vardı, öyle ki karanlığına her zaman ışık tutan bir yıldıza sahipti.
Tesadüf değildi karşılaşmaları, onları bu şekilde tanıştıran ilahi bir güç olmalıydı, biraz Musa'nın cennetteki kasap arkadaşı ile olan hikayesine benziyordu, farkında olmadan yaptıkları bir dua mı? Kabul olmuştu, yada her sabahki duaları mı?
Bu durum asla bir tesadüfe benzemiyordu, onları bir araya getiren kaderlerini kim çizmişti bilinmez, hayatlarının en güzel yıllarında en güzel duyguları beraber yaşadılar, kim bilir 30 lu yaşlarda tanışmış olsalar, aşkları bu kadar sade olmazdı diye düşünmüyor değildi.
Bu sebebten dolayı onları bir araya getiren ilahi güç, doğru zamanda doğru yeri seçmiş, aşkı, koşulsuz ve kuşkusuz, dürüstce sevmeyi öğretmişti onlara ve sonra zamanı gelince, o aşklarına, titrek bir mum alevini söndürür gibi üfledi, neden bu ateşin sönmesini istedi ki! İkisinden biri zarar mı görecekti yada üzülecekti, belkide ikisinin bilmediği ama onları buluşturan ilahi güçün bildiği çok şeyler vardı, böyle düşündü her zaman. Onlar ince, ince işlenmiş bir planın iki aşığı oldular.
Wilhelm artık 40 lı yaşlarına gelmişti, Bir cuma sabahı eski limanda terk edilmiş bir ofisin camından dışarıya bakıyordu, omuzlarındaki yükün ağırlığı onu bir yerlerde oturup derin, derin nefes almaya zorluyordu, şöyle bir etrafına baktı ve havanın güzel olduğunu fark edince dışardaki büyük taş bloğu seçti, dışarıda olmak onu hafif, hafif üşümeye başlatmıştı ama o an için orada durması gerekiyormuş gibi hissediyordu ve oradan ayrılmadı, gözlerini gök yüzündeki iki buluta taktı, o an için çok yanlız olduğunu hissetti, geçmişte yaşanmış ne varsa aklından geçirip hataları ile yüzleşmek istiyordu, sanırım en iyi zamanda en iyi yerdeydi, içinden geçen biraz burda durup kendine hesap sormaktı.
Ankebut
Arayıp soramam ki! Seni
Ellerini tutmadığım gibi,
Pişman olsam, ne fark eder,
Mutluluk bana, uzak değildi.
Arada sırada unutup, nedenini.
İçimdeki sızının peşine düşüyorum;
Bir daha asla seni bulamayacağım,
Bunun sana, son bir duam olmasını istiyorum.
Gözlerin bilinmez bir deniz gibiyken.
Dalgalara karışıp gitmedim,
Saadet, sadece ikimizin olacakken.
Ben gözlerinde derdi ve kederi aradım.
Şimdi İçimde dondurduğum insanlar var.
Hatalarım o kadar çıplak ki! Utanç verici,
Arayıp soramam ki! Seni,
Ellerini tutamadığım gibi.
Şimdi bulutları ağlatırım, yağmur sanarlar
O çarpan ilk bahar rüzgarını, ne sanarlar?
Sevdandan vazgeçtim, fakat efkarım keskin bıcak
Galiba en kötüsü, unutulmuş olmak..
Kör karanlıkta, eski liman üzerindeyim.
Gönlüm kocaman bir boşluk içinde
Seni terk edişim o kadar utanç verici ki!
Bunun böyle olmaması gerekirdi.
Tükenmez sandığım herşey tükendi,
Elde kalan bir kaç resim, ikide şarkı
Birde seni gizlediğim satırlar!
Kocaman bir yalanın içinde, saklı
Bir daha, yeniden gelsek dünyaya.
Ellerim ellerinde, üzerimizde martılar.
Karnı tok boyacı çocukların sesleri eşliğinde.
Yürüsek seninle eski limanda el ele, göz göze.
Wilhelm Heisenberg
Yorumlar
Yorum Gönder