Ana içeriğe atla

Ümit Yaşar Oğuzcan

 


    Karacaoğlan derki; ‘Bir kız bana emmi dedi neyleyim’ işte Ümit Yaşar Oğuzcan'ın  Ayten şiiri biraz buna benzer, Ümit Yaşar Oğuzcan kendinden yaşça küçük  bir kıza yazmış bu şiiri, O zamanlar bir bankada memur olarak çalıştığı yıllarda kaleme almış, ne Ayten'miş ama...:)

    Bankada tanıştığı bir stajyer kız Ayten, belkide sadece yazmıştır, belki ciddi ciddi aşık olmuştur, Ayten kimdir bilmiyorum, nasıl bir hayatı olmuştur bilmiyorum, her kimse daha çok uzun yıllar anılacak, kayda değer bir hayatı olmasa bile, bir milyon kere Ayten diyecek insanlar..

     Ümit Yaşar Oğuzcan. "Bir şiir ile ölümsüzlük biçmiş Ayten'e"  şanslı kız, oda bir Lavinia gibi, Pia gibi, girmiş hayatlarımıza.

      Şair üstelik evlidir, hem de ikinci evliliği, denizlerin rengini güzelleştiren, saatlere zamanı yeniden öğreten, o rüya gibi stajyer kız, Ayten....

     Çoğu zaman sormuşlar şaire kim bu Ayten diye, yine bir Ayten sorusu gelince. dayanamaz bir keresinde ve yanıtı oldukça sert olur. “Arkadaşım, biz yataklık olsaydık kitaplık olur muyduk hiç! diyecektir.

      Ahmet Selçuk İlkan sesinden dinleyince biraz etkilenmemek elde değil,  Ümit Yaşar Oğuzcan çok özel bir şair ve her mükemmel şair gibi onunda hayatı zor, ölümler, trajedi, intihar girişimleri ve evlat acısı çekmiştir, büyük oğlunun 23 yaşında Galata köprsüsünden aşağı kendini bırakarak intahar edişi ve rivayet odur ki! cebinden çıkan "baba öyle değil, böyle intahar edilir" notu, her babanın kaldırabileceği bir yük değildir.

    Şairler duyguları farklı yoğunlukta yaşarmış çoğu insana göre,  bu zor bir hayat olmuş Ümit Yaşar için.

    Şiirlerde yazılarda ve hayatında denediği şeyi, oğlu genç yaşta gerçekleştirmiştir. Allah kimseyi evlat acısı ile sınamasın adeta şairimiz için bir yıkım olmuş yaşadığı bu acı, bunu oğluna yazdığı şiirlerinden hissetmek mümkün.

     Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı "Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın” dizeleri, biraz Ayten biraz Vedat kokar.  

     Münir Nurettin Selçuk’un bestelediği “Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın, Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın  dizeleri Vedat Kokar    

   Ümit Yaşar şöyle  sesleniyor bize;  Benim Hayatım  Bir Roman değildir, Benim Hayatım Aşk ve Şiirdir.

 

Milyon Kere Ayten

Ben bir Ayten'dir tutturmuşum oh ne iyi
Ayten'li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum
Şiirler yazıyorum Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten'e beş var
Ya da Ayten'i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor

Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları

Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadeh de sizinle içeriz Ayten'li
İki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok Ayten'i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi
Ölüm bile kötü değil
Aytensizlik kadar

Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Ayten olsun

Ümit Yaşar Oğuzcan

Şunu da eklemden geçmeyeceğim

  BİRGÜN
  Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
  Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
  Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
  Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
  Bil ki seni düşünüyorum

  Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin,açıl
  Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
  Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
  O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
  Bil ki seni bekliyorum

  Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
  Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
  Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
  Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
  Bil ki seni istiyorum

  Gecelerden bir gece uyanırsın apansız
  Uzaklarda elemli,garip bir kuş öterse
  Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
  Ve bir gün kabrimde bir sarı çiçek biterse
  Bil ki seni seviyorum

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şair Nabi

    Nâbî merrhum divan edebiyatımızın önemli şairlerinden biridir, şiirleriyla oldukça ünlenmiş biridir. fakat istanbulda pek bilinmemektedir. Günlerden bir gün Nabi İstanbul'a gelir ve o dönemde şairlerinin,  şairliklerini konuşturdukları bir meclise gitmek ve şairlerle tanışmak istemektedir.    Böyle bir meclise gider ve gerçekten düşündüğü gibi olur şairler mecliste sohbet etmekdedirler, Nabi meclise dahil olmak ister kıyafetleri üstü başı uygun değildir, taşralıdır ama çok ısrar eder ve bir şekilde meclise girer, bir kenara oturur.     Oradaki şairlerden biri bir şiir söyleyecek ve arkadaşı aynı redif ve kafiye ile ona cevap verecek, daha sonra da sıra ile şairlerin hepsi bu şekilde katılım sağlayacaktır,  sıra Nabi ye geldiğinde nasılsa söyleyemez heyecanlanır, Urfa da görmemiştir önüne kulpsuz bir fincanda kahve koyalım bu kahveyide içemez heyecanlanır, sonra biraz güleriz ve kaçar gider diye düşünmüşler.    Arkad...

Freddie Mercury O Bir Efsane

                   Cahit Sıtkı TARANCI'nın  şu sözleri ile başlamak istiyorum. Umarım çok sert olmaz bu başlangıç :) Ah! Yeniden Başlamak Hayata, Çocukluğa, Aşka, Hayata ve Sanata Nereli olduğu, annesi, babası, ailesi yada çocukluğu gibi konulara hiç ama hiç değinmeyeceğim.  Freddie Mercury'nin 45 yaşında aramızdan ayrılması üzücü ama kendisi zaten birçok röportajında en büyük korkum yaşlanmak dememiş miydi? Yaşı fazla ilerlemeden dünyayı terk etmek istediğini ve elden ayaktan düşüp kimseye muhtaç olmak istemediğini söyledi durdu. O hayatı dolu, dolu yaşadı ve her anından zevk almaya çalışmıştı. Yola sıfırdan başladı ve dünyanın en büyük rock yıldızına evirildi artık yaşayabileceği bir şey kalmadığında aramızdan ayrıldı. Freddie mercury'nin hikayesini üçe bölebiliriz, Mary Austin, ikinci bölümde Barbara Valentin ve üçüncü kısımda göze çarpan isim Jim Hutton. Mary Austin Bu dönem 1970'leri kapsar. aslan yelesi gibi uzun saç...

Anne Shirley Cuthbert

Hayatım gömülmüş umutlarla dolu bir mezarlık. Ders almaz, intahara meyilli umutlarımda saklasın  Kim demiş bir umut daha var, koca bir yalan, Gerçeğin bir önemi yok, insan istediğini düşünür, her zaman. Bana biraz umut, biraz keder birde umudun eceli yeter.    Wilhelm Heisenberg      Dizi filmi ilk gördüğüm de açıkçası çok heyecanlandım, kitaptaki  Anne Shirley ile dizi arasinda çok fark var söylemeden geçmek doğru olmaz, bu arada dizi gerçekten çok güzeldi, şimdi gelelim kahramanımıza...      Anne, aslında dramdan  beslenen bir karekter olsa bile bunu  çok komik ve sevimli bir halde yapıyor. Zengin dil bilgisi ve uslanmaz bir romantik olmasıda çabası. Karakterimiz büyürken yaşadığı zor ve sıkıntılı olaylardan kaçmak için hayal gücü ve kitaplara sığınmış. Drama kraliçeliği yapması da bu sebebten. Açıkçası Anne’in bu yeteneği herkesi kendine hayran bırakıyor. Kitabı okurken yazarı  böyle bir karakter...