1849 Aralık Rusya'nın başkenti Petersburg şehrinde Semyonovsky Meydanı 21 siyasal mahkum iki dizi sıralanmış şekilde bekliyor, alanın orta yerinde bir sehpa üzerinde bir Polis Müdürü, 21 mahkuma doğru isimlerini okuyup her iki kelimeden sonra idam diyordu.
Hepsinin adını tek, tek okur ve okumaları bitirdikten sonra sehpanın üzerinden, aşağı ağır adımlarla iner polis müdürü.
Birden Aralık ayına özgü hüzünlü karanlıklar arasından güneş çıkı verir, meydandaki mahkumların üzerine doğru doğar.
Adamlardan biri yanındaki arkadaşının kulağına fısıldar, imkansız bizi öldürmeyi kafalarına koyamazlar.
Arkadaşı karşılık olarak başı ile meydandaki tabutları gösterir.
İlk üç sehpaya çıkartılır, direkler bağlanır, çuvallar kafalarına geçirilmiş, umutlar tükenmiştir.
Belkide 5 dakikadan fazla ömrü kalmamıştır. Genç adamın gözüne karşı kilisenin ışıkları çarpar, sanki ışıklar kendisine birazdan gideceği yerden geliyor gibi hissettirmeye başlar.
Zaman geçmiyordu, böyle anlarda zaman uzun gelirmiş insana, tamda o sırada dört nala bir atlı gelir, bir Subaydır gelen, elinde beyaz mendil sallayarak gelir meydana.
Kralın emrini getirdim.. İdam cezaları kaldırılmıştır, idamlar Sibirya zorunlu hizmet cezasına çevrilmiştir, sadece bir kişi hariç, o kişide affedilmiştir.
Genç adam sıfırın altında 20 derecede üzerinde sadece bir gömlek ile ölüme beklediği bu 20 dakikayı ölünceye kadar bir daha asla unutmayacaktı, genç adamın adı Fyodor Dostoyevski'ydi
Dostoyevski bir dehaydı, Hayatında yaptığı en olumlu iş Anna Snitkin ile 1867 de evlenmesiydi, Anna sayesinde hayatı düzene girmiştir ama sonrada sağlık sorunları başlamıştır. Dostoyevski her çıkmazdan kurtuluşu edebiyatta bulmuştur.
Dostoyevski kendisini inanılmaz bir borç batağına sokmuştur, bir yayın evi kendisine bir teklif getirmiştir, Stellovski akıllı bir adamdır, bize yirmi dört ay içinde bir kısa roman yazması karşılığında bütün borçlarını kapatacağını ve iki yıl boyunca sorunsuz geçinebileceği kadar para vermeyi teklif eder.
Stellovski 24 Ay içinde roman yazılmaz ise bundan sonraki ve bütün romanlarının telif hakkının kendilerine geçmesini şart koşar, Dostoyevski teklifi kabul eder.
Yirmi üç ay geçmiştir ve Dostoyevski hala bir satır yazmamıştır. ona bu romanı Anna Snitkin yazdıracaktır ve son gün dönemin Noter görevi olan polis karakolunda kayıt altına aldıracaktır. çünkü Stellovski son gün ofisini kapatır romanın teslim edilmesini engellemeye çalışmıştır.
Giderek kötüleşen sağlığı mutluluğunu gölgelemeye başlamıştır. bozulan sağlığına rağmen beklide eserleri arasında en muhteşem olanını yazdı, Karamazov Kardeşler..
8 Kasım 1880 de Romanın son bölümünü yayın evine gönderir ve son bölüm içerisine bir mektup iliştirir, izninizle size evlada demeyeyim daha 20 yıl yaşamak ve yazmak niyetindeyim.
25 Ocak 1881 de yeniden hastalanır. artık sona geldiğini fark etmiş olsa gerek..
Son hastalığına yakalanmadan bir gün önce ölmeden önce yayın evi sahibine bir mektup yazar, Şimdi fena halde paraya ihtiyacım var bana acil 4000 Ruble gönderin diye yazacaktır.
Ölümünden sonra Eserleri Milyonlarca adet satılmıştır, ölümünden sonra varislerine milyonlarca dolar gelir bırakmıştır.
Cemal SÜREYA bir söyleşide aynen şu cümleleri kurmuştur. 1931 yılında doğdum, 1937 de annem öldü, 1944 de Dostoyevski okudum evet o gün bu gündür Huzurum yoktur"
İnsanlar neye yetenekli olduğunu keşfetmekte zorlanırlar, yeteneklerini keşfeden şanslı insanlar hayata hep bir iz bırakmıştır, Dostoyevski bunlardan biridir ama huzursuz bir hayatı olmuştur.
İnsanlar yeteneklerini keşfederse her zaman bir çıkış yolu bulur.
Ben geç yada erken mi okudum biliyorum ama ne zaman ki Dostoyevski okudum, o günden sonra içimde bir huzursuzluk başlamıştır.
Dip Not:
İlnginç bir tespiti vardır, babasının ölümü hakkinda derki; Babamın ölümünde hiç bir sorumluluğum yok, fakat onun ölümünün bütün günahını taşımaya hazırım, çünkü onu gerçekten öldürmek istedim.
Çocuklarınıza zamanı gelince mutlaka Dostoyevski okutun yoksa hayatı bir parça eksik yaşarlar...
Yorumlar
Yorum Gönder