146 Azeri Aydın Anısına.. Boraltan bir köprü, aşar geçer aras’ı, yuğsan aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası. karası, karası, merhamet fukarası, karası, karası, merhamet fukarası. düşman bekler karşıda, önüne kattı beni, can alınan çarşıda, kardaşım sattı beni. dönüp seslendim geri, merhametsiz birine, beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine. İste bu ağıt kaldı bizelere kardeşlerimizden, kardeşlik böyle bir şey olsa gerek, işte ağıt yakarsın kardeşinin peşine, düşmanına kim ağıt yakar ki! öyle değil mi ? Bu dünyada, kardeşe yazılan bir ağıt ne acıdır, her zaman takılır ayaklarına, eline, yüzüne, her yerde karşına çıkar okur birileri kürsüde yada okul merasimlerinde, yazılır kitaplara, kaçamazsın ne zaman kardeşlik, vatan, millet, aşkına dem vursak tutar birisi okur bu mısraları, bir tokat gibi gelir, yutkunur durursun. İşte bu olay sorumsuzca tarihimize devletimize geçmişimize sürülen bir lekedir. 146 Azeri aydın 1945 ...
İçimde bir yağmur sonbahardan çalınmış./ Bir kaç eylül bir de sen senelerin ardında./ Tarabyada bir santur Nihavend'e gömülmüş./ Ümitlerim küçülür saçlarımın kırında./ Birkaç yağmur bir de sen senelerin ardında.