Allahu Teala bir gün Azrail (as)'i huzuruna çağırıyor ve soruyor, bu kadar insanların ruhunu aldın, bu kadar insanların yolunu kabzettin, kadın, erkek, çocuk, ya pmak istemediğin, ama benim emrime boyun eğerek aldığın can var mı? Azrail, (as) Ya Rabbi! Mutlaka yetim kalan, garip, gureba kalanların, canını almakta çok acizlik çekmişimdir dedi. Bir gün, bir gemi, denizde yol alırken, büyük dalgalar geliyor, denizi alabora ederek gemiyi parçalıyor, içindeki insanların hepsi boğuluyorlar. Bir kadın kalıyor, o kadin hamileydi, büyükçe bir tahta parçasına tutunuyor, onun üzerinden sahile doğru gittiğini gördüm, (ama o korkunun vermiş olduğu heyecan ve dehşet, birde gününün yakın olduğunu da ilave edersek, kafalar fazla karışmaz) Kadın o tahtanın üzerinde hamile çocuğunu dünyaya getiriyor, sonra o kadıncağız çocuğu dünyaya getirdikten sonra ne oluyorsa, ya tahtadan düşüyor, ve canını teslim ediyor. ...
İçimde bir yağmur sonbahardan çalınmış./ Bir kaç eylül bir de sen senelerin ardında./ Tarabyada bir santur Nihavend'e gömülmüş./ Ümitlerim küçülür saçlarımın kırında./ Birkaç yağmur bir de sen senelerin ardında.